Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (Torba Kanun) 08.07.2019 tarihinde TBMM’ye sunulmuş ve sadece 4 gün sonra, 12.07.2019 tarihinde genel görüşme için Plan Bütçe Komisyonu’ndan Genel Kurul’a gönderilmiştir.
32 Maddeden oluşan söz konusu Torba Kanun Teklifi’nde vergi uygulaması açısından dikkate değer konular bu sirkülerimizin konusunu oluşturmaktadır.
Kazanç Üzerinden Alınan Vergilere De “Hasılat Esaslı Vergileme” Uygulaması Getirilmektedir
Bilindiği üzere, “Hasılat Esaslı Vergileme” ilk defa, 7104 sayılı Kanun ’un 12’nci Maddesi uyarınca, KDV Kanunu’nun Mülga 38’inci Maddesinde yapılan düzenleme ile ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilenler ile mesleki kazancı serbest meslek kazanç defterine göre tespit edilen mükelleflere yönelik olarak getirilmiştir.
Anılan düzenlemeden faydalanmak isteyen KDV mükellefleri, kazançlarının tespitinde kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla alış vesikalarında gösterilen KDV ile hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre beyan ederek ödedikleri KDV işlemin mahiyetine göre gider veya maliyet, yaptıkları teslim ve hizmetler dolayısıyla hesapladıkları KDV ise gelir olarak dikkate almaktaydılar.
KDVK’nda yapılan söz konusu düzenlemeye paralel bir düzenleme ise bu defa anılan Teklif düzenlemesinin 1. Maddesinde, basit veya gerçek usulde vergilendirilen ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek kazancı elde eden gelir vergisi mükelleflerinden Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen sektör ve meslek gruplarında faaliyette bulunanları, talep etmeleri halinde;
Belirlenen faaliyetlerden elde ettikleri gayrisafi hasılatlarının %10’unun, bu faaliyetlerine ilişkin vergiye tabi kazanç olarak esas alınması öngörülmektedir.
Vergiye tabi kazancını bu şekilde götürü tespit eden mükellefler ilgili faaliyete ilişkin gider ve maliyetleri, vergiye tabi diğer kazanç veya iratlarının tespitinde dikkate alamayacak ve bu kazancını indirim veya istisna uygulamasına konu edemeyecektir.
Teklifte, hasılat esaslı vergilendirme uygulamasından kurumlar vergisi mükelleflerinin de faydalanması öngörülmekte olup bu uygulamadan yararlanan mükelleflerin iki yıl geçmedikçe bu usulden çıkmaları mümkün değildir.
Varlık Barışında Süre Uzatılmıştır
Daha önce 7143 sayılı Kanun ile getirilmiş olan Varlık barışı düzenlemesinde, bu Kanun Teklifinin 2’nci maddesiyle yeniden düzenlenmiştir. Buna göre;
Gerçek ve tüzel kişiler; yurt dışında bulunan, para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarını ,
31.12.2019 tarihine kadar bankacı veya aracı kurumlara bildirilecek, banka veya aracı kurum kendisine bildirilen varlıkların değeri üzerinden %1 oranında hesapladıkları vergi, izleyen ayın 15’inci günü akşamına kadar bağlı oldukları vergi dairesine vergi sorumlu sıfatıyla beyan edip, aynı sürede ödeyeceklerdir.
Bildirime konu edilen varlıkların, 31.12.2019 tarihine kadar Türkiye’ye getirilmesi veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi şarttır.
Ancak yurt dışında bulunan bu varlıkların, bu maddenin yürürlük tarihi itibariyle kanuni defterlerde kayıtlı olan kredilerin en geç 31.12.2019 tarihine kadar kapatılmasında kullanılabilmesi öngörülmektedir.
Ayrıca bu maddenin yürürlük tarihi itibariyle kanuni defterlerde kayıtlı olansermaye avanslarının, yurt dışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının bu maddenin yürürlüğe girmesinden Türkiye’ye getirilmek suretiyle karşılanmış olması halinde, söz konusu avansların defter kayıtlarından düşülmesi kaydıyla varlık barışı hükümlerinden yararlanılabilecektir.
Gelir veya Kurumlar Vergisi mükellefleri ise sahip oldukları ve Türkiye’de bulunan ancak kanuni defter kayıtlarında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlarını
31.12.2019 tarihine kadar vergi dairelerine beyan edip, beyan edilen varlıkların değeri üzerinden %1 oranında vergi, izleyen ayın sonuna kadar ödeyeceklerdir.
Bu madde kapsamında bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacaktır. Teklife göre bu madde hükmünden yararlanılabilmesi için;
Bildirilen veya beyan edilen varlıklara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi,
Yurtdışında bulunan ve bildirim konusunu edilen varlıkların, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren 3 ay içinde Türkiye’ye getirilmesi ya da Türkiye’deki banka veya aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmesi
Teklifte, Türkiye’ye getirilen varlıklar ile gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince kanuni defterlere kaydedilen varlıklar, dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaksızın işletmelerine dahil edilebileceği gibi, aynı varlıklar vergiye tabi kazancın ve kurumlar için dağıtılabilir kazancın tespitinde dikkate alınmaksızın işletmelerinden çekilebilecektir.
Finansal Yeniden Yapılandırma Uygulaması Getirilmektedir
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile bankacılık sektörüne yönelik önemli bir “yeniden yapılandırma” uygulaması öngörülmektedir. Torba Kanuna eklenen ilgili düzenlemelerle temel olarak bankacılık sektör temsilcilerinin son dönemde artan talepleri doğrultusunda hazırlandığı anlaşılmaktadır.
Torba Kanun Teklifi ilgili 16 ve 17. Maddelerinde öngörülen teklif ile aşağıda özetlenen hedeflere ulaşılması amaçlanmaktadır:
Bankalarca tahsili riskli görülen alacakların yapılandırılması
Yapılandırma sürecinde ortaya çıkması muhtemel vergi kaynaklı maliyetlerin azaltılması amacıyla; harç, damga vergisi, BSMV ve KKDF istisnalarının uygulanması
Bankalarca tahsili riskli görülen kredilerin yapılandırma veya banka bilançolarından ihracı ile gündeme gelebilecek özellikle banka yönetimleri açısından “zimmet suçu” iddialarının önüne geçilmesi
Yeniden yapılandırmanın 2 yıl süreyle uygulanması ve gerektiğinde Cumhurbaşkanı tarafından iki yıl daha uzatılması
Sorunlu krediler konusunda bankacılık sektör temsilcileri tarafından önceki uygulamalardan ayrışan ve teklifte önemi vurgulanan temel düzenlemenin; yapılandırma uygulamalarında zimmet suçuna yönelik bir yaptırım riskinin önüne geçilmesi olduğu belirtilmektedir.
Yusuf ÖZER YMM